Author(s): Mutlu AKSOY
Bilme arzusu ve iste?inin insanda do?u?tan var oldu?unu söyleyen Aristoteles’in, bir yandan bilginin duyumsamayla yani alg?yla ba?lamas?n?n zorunlu oldu?unu kabul etmesi; öte yandan as?l anlamda bilmenin de?i?meyen, öncesiz-sonras?z, kal?c? ?eyleri bilmek oldu?unu, tümel olmaks?z?n bilgiye ula?man?n mümkün olmad???n? dile getirmesi, günümüz konjonktüründe onun bir empirist mi yoksa rasyonalist mi oldu?u tart??malar?n? do?urmu?tur. Bilgi edinim sürecinde hem duyumu hem de akl? vazgeçilmez unsurlar olarak gördü?ü için ‘Aristoteles bir empirist miydi yoksa rasyonalist miydi?’ sorusuna net bir cevap vermek kolay de?ildir. ??te bu çal??mada, Aristoteles’in bilginin derecelerine ili?kin s?n?flamas?nda ak?lla kavranan bilgi ile duyularla kavranan bilgiye yükledi?i de?ere bakarak, onun hangi ak?ma daha yak?n oldu?u tart???lm??t?r. Sonuç olarak, Aristoteles’in kendi bilgi hiyerar?isi aç?s?ndan de?erlendirildi?inde empirist oldu?u do?ru olmakla birlikte, alg? ile edinilen bilginin nous ile onaylanmas? ön ko?ulunu koymas?, onu ayn? zamanda rasyonalist olarak da tan?mlamam?z? mümkün k?lar. Mümkün k?lmaktan da öte, duyuyla elde edilen her ?eyi ‘nous’un onay?na sunarak bir anlamda bilgiye ula?ma noktas?nda akl? öncelemi? olur. Buradan hareketle Aristoteles’in bilgi görü?ünde dualist bir yan?n?n oldu?unu, ancak rasyonalist kimli?inin literatürde vurgulanagelen empirist kimli?inden daha bask?n oldu?unu söylemek do?ru bir yakla??m olacakt?r.
The Journal of International Social Research received 8982 citations as per Google Scholar report