Research - (2021) Volume 14, Issue 79
Received: Jun 29, 2021 Published: Aug 09, 2021, DOI: 10.17719/jisr.2021.4809
Art Nouveau, which shows various original and local qualities in every country where it appears, has existed in Austria under the name of "Secession Style". With the desire to implement their new ideas, Secession artists left the Austrian Artists’ Society and founded the Association of Visual Artists Vienna Secession in 1897 under the leadership of Gustav Klimt. Between 1898-1905, they organized 23 exhibitions presenting the pioneers of International Modernism and the innovations they wanted to implement to art lovers from Vienna. The 14th Exhibition of the Association, held between April 15 and June 27, 1902, was held as a tribute to the Composer Ludwig Van Beethoven. Held on the 75th anniversary of Beethoven's death, the exhibition revealed the Secession artists' vision of the inclusive synthesis of art. Curated by Josef Hoffmann, the exhibition in which twenty-one artists worked together. At the center of the exhibition Beethoven statue by Max Klinger was located, while Gustav Klimt's Beethoven Frieze, which covers the three walls in the hall, was one of the most important works of the exhibition. Besides these works; There were works by Alfred Roller, Adolf Böhm, Ferdinand Andri and other artists. The purpose of the exhibition was to unite different branches of art such as architecture, painting, sculpture and music under a common theme and to create a "total work of art" from the mutual interaction of all these works. In this study; the concept of "Gesamtkunstwerk" meaning "total work of art" and how this concept was embodied in the 14th Secession Exhibition are evaluated.
Ortaya çıktıÄ?ı her ülkede çeÅ?itli özgün ve yerel nitelikler taÅ?ıyan Art Nouveau, Avusturya’da “Secession Stil” adıyla varlık göstermiÅ?tir. Secession sanatçıları, yeni fikirlerini uygulayabilme arzusu ile Avusturya Sanatçılar BirliÄ?inden ayrılarak, Gustav Klimt önderliÄ?inde 1897 yılında Viyana Secession Sanatçılar BirliÄ?ini kurmuÅ?lardır. 1898-1905 yılları arasında, Uluslararası Modernizmin öncülerini ve uygulamayı arzu ettikleri yenilikleri Viyanalı sanatseverlere sunan 23 sergi gerçekleÅ?tirmiÅ?lerdir. BirliÄ?in 15 Nisan-27 Haziran 1902 tarihleri arasında düzenlenen 14. Sergisi, Besteci Ludwig Van Beethoven’a övgü niteliÄ?inde gerçekleÅ?tirilmiÅ?tir. Beethoven’ın 75. Ölüm yıldönümünde gerçekleÅ?tirilen sergi, Secession sanatçılarının sanatın kapsayıcı sentezine iliÅ?kin vizyonunu gözler önüne sermiÅ?tir. Josef Hoffmann küratörlüÄ?ünde, yirmi bir sanatçının birlikte çalıÅ?tıÄ?ı serginin merkezinde, Max Klinger'e ait Beethoven heykeli yer alırken, Gustav Klimt’in salondaki üç duvarı kaplayan Beethoven Frizi, serginin en önemli eserlerinden biri olmuÅ?tur. Bu eserlerin yanında; Alfred Roller, Adolf Böhm, Ferdinand Andri ve diÄ?er sanatçıların eserleri yer almıÅ?tır. Serginin amacı, mimarlık, resim, heykel ve müzik gibi farklı sanat dallarını ortak bir tema altında birleÅ?tirmek, tüm bu eserlerin karÅ?ılıklı etkileÅ?iminden bir "bütünsel sanat eseri" yaratmak olmuÅ?tur.
Bu çalıÅ?mada; “bütünsel sanat eseri” anlamına gelen “Gesamtkunstwerk” kavramı ve bu kavramın 14. Secession Sergisinde nasıl somutlaÅ?tırıldıÄ?ı ele alınmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Beethoven, Gesamtkunstwerk, Klimt, Klinger, Secession, 14. Secession Sergisi.
Beethoven, Gesamtkunstwerk, Klimt, Klinger, Secession, 14th Secession Exhibition.
Art Nouveau, 1895-1905 yılları arasında Avrupa ve Amerika’da mimarlıktan baÅ?layarak tüm sanat disiplinlerinde egemen olmuÅ? bir üsluptur. ÜsluplaÅ?tırılmıÅ? bitkisel-eÄ?risel bezeme anlayıÅ?ı, bu üslubu benimseyen tüm ülkelerde genel kabul görmüÅ?tür (Sözen ve Tanyeli, 2007, 27).
Art Nouveau iki belirgin evre göstermiÅ?tir: Birincisi, üslup ile birlikte ilk akla gelen çiçekli, kıvrımlı hatların oluÅ?turduÄ?u, ilk yıllara ait biçimlenmedir. Ä°lk olarak Ä°ngiltere’de ortaya çıkmıÅ?, özellikle Belçika ve Fransa’da en ilgi çekici örneklerini vermiÅ?, daha sonraki dönemlerde de Almanya ve Ä°talya’da kendini göstermiÅ?tir. Çizgilerin düzleÅ?tiÄ?i, geometrik biçimlenme gösteren ikinci evre ise Ä°skoçya’da ve onun etkisiyle de Avusturya’da geliÅ?miÅ?tir (AslanoÄ?lu, 1982, 20).
Ortaya çıktıÄ?ı her ülkede çeÅ?itli özgün ve yerel nitelikler gösteren Art Nouveau, farklı adlar almıÅ?tır. Avusturya’da “Secession Stil” adını alan Art Nouveau hareketinin sanatçılarının, Avrupa’nın diÄ?er ülkelerinden gelen yeni fikirleri ele alma arzusu nedeniyle, Avusturya Sanatçılar BirliÄ?i’nden kopuÅ?lar gerçekleÅ?miÅ?tir. 1897’de Viyana Secession Sanatçılar BirliÄ?ini kurmuÅ?lar ve birliÄ?in ilk baÅ?kanı, ayrılık hareketinin öncüsü Gustav Klimt olurken; Mimar Joseph Maria Olbrich, Koloman Moser ve Josef Hoffmann da kendisinin yanında yer almıÅ?tır.
Secession sanatçıları, geçmiÅ?in sanatından koparak Avusturya’da modernizmin kurulmasını; mimar, tasarımcı, sanatçı ve zanaatçı herkesin içinde yer aldıÄ?ı bir yapılanmayı hedeflemiÅ?lerdir. Geleneksel estetik deÄ?erlere karÅ?ı çıkarak sanatta biçimsel bir yenilenme arzusunun ötesinde, düÅ?ünsel olarak da yeni bir çaÄ? yaratmayı, sanatı yüksek-alçak vb. gibi çeÅ?itli sınıflandırmalardan arındırmayı arzulayan sanatçılar; 20. yüzyılın sanatına temel bir köprü oluÅ?turmuÅ?lardır.
Secession sanatçıları, 1898-1905 yılları arasında, Cezanne, Monet, Van Gogh, Rodin, Holder ve Munch gibi Uluslararası Modernizmin önde gelen sanatçılarını ilk kez Viyanalı izleyicilere sunan 23 çıÄ?ır açan sergi düzenlemiÅ?lerdir. Secession ayrıca 1898-1903 yılları arasında yayın hayatını sürdüren “Ver Sacrum” adlı kendi dergisini de yayınlamıÅ?tır (klimt-foundation.com). Dergi, edebiyat, görsel sanatlar ve müziÄ?i birleÅ?tirerek, Gesamtkunstwerk konseptine göre tasarlanmıÅ?tır (Å?ekil 1). Sanatla ilgili kuramsal makalelere, edebi ürünlere, sergiler ve sanatçılara iliÅ?kin yazılara yer verilmiÅ?tir. Secession sanatçıları tarafından tasarlanan orijinal grafikler, illüstrasyonlar ve kitap süslemeleri, sergiler ve sanat yapıtlarının görsellerini içeren derginin grafik tasarımı, Avusturya kitap sanatı için örnek niteliÄ?indedir (www.ub.uni-heidelberg.de).
Mimar Otto Koloman Wagner’in Viyana Metrosu için tasarladıÄ?ı Karlsplatz Ä°stasyonu ve Joseph Maria Olbrich’in Viyana Secession Binası, hareketin Avusturya’daki en karakteristik mimari eserleridir (Ayaydın, 2015, 65). Secession stilini en belirgin Å?ekilde yansıtan ve öncü sergilere ve sanat etkinliklerine ev sahipliÄ?i yapan Viyana’daki Secession Binası, klasik sanata baÄ?lı ve yeniliÄ?e kapalı olan Viyana Sanatçılar BirliÄ?i’nden ayrılan sanatçıların öncülüÄ?ünde kurulan, yenilikçi Viyana Secession Sanatçılar BirliÄ?i’nin binasıdır (Å?ekil 2). Mimar Joseph Maria Olbrich tarafından 1897’de tasarlanan bina, 1898 yılının Ekim ayında tamamlanmıÅ? ve açılmıÅ?tır. Binanın ön cephesini süsleyen; “Der Zeit Ihre Kunst, Der Kunst Ihre Freiheit” (ÇaÄ?ın Sanatı, Sanatın ÖzgürlüÄ?ü) sloganı, Avusturya’daki sanatsal devrimi yansıtır niteliktedir (Å?ekil 3).
Otto Wagner’in öÄ?rencisi olan Olbrich, Secession Binasını tasarlarken, Art Nouveau’nun dekoratif unsurlarını önemli ölçüde sadeleÅ?tirmiÅ?tir. Olbrich’in binaya ait orijinal eskizleri incelendiÄ?inde, dekoratif unsurları kademeli olarak temel geometrik formlara indirgediÄ?i görülebilmektedir (Å?ekil 4-5). Bu durum, Wagner’in görkemli Art Nouveau tarzından bir kopuÅ?u ifade etmektedir. Gustav Klimt gibi Olbrich de, baykuÅ? ve Gorgon figürlerini kullanarak, dekoratif motiflerinde Klasik Antik ÇaÄ?a atıfta bulunmuÅ?tur. Olbrich’in binası, mimaride iÅ?levselciliÄ?in öncüsü olarak da görülebilir. Hortikültür DerneÄ?i binasındaki ilk Secession sergisinin düzenlenmesinden sorumlu olan Olbrich, grubun, sanatın tüm disiplinlerinin aynı anda sergilenebileceÄ?i bir yere, yani "Gesamkunstwerk" vizyonunu karÅ?ılayabilecek çok yönlü bir sergi mekânına olan ihtiyacı olduÄ?unu görmüÅ?tür. Olbrich’in mimari tasarımı, her serginin kendi benzersiz düzenine sahip olabileceÄ?i anlamına gelen hareketli iç bölmeler ve sütunlar içeriyordu. Bu, resimlerin göz hizasında asılması için yeterli duvar alanı ve geniÅ? bir zemin alanı yaratarak heykel ve resmin aynı sergide eÅ?leÅ?tirilmesini saÄ?lamıÅ?tır (Rosenman, 2017).
2. “GESAMTKUNSTWERK” KAVRAMI
Richard Wagner tarafından kullanılan ve Almanca bir sözcük olan “Gesamtkunstwerk” kavramı, “bütünsel sanat eseri” anlamına gelmektedir (Roberts, 2011, 01).
Sözen ve Tanyeli’ye göre (2007,90); aynı üslup ve sanatsal anlayıÅ?la gerçekleÅ?tirilmiÅ? resim, heykel, bezeme, mobilya ve diÄ?er uygulamalı sanat yapıtlarının bir mimarlık ürününün bünyesinde bütünleÅ?ip bir araya geliÅ?i, bu tutumla oluÅ?turulmuÅ? sanat yapıtı olarak tanımlanan kavram; Gunesh (2020,217) tarafından 1800’lerin ortalarından beri, drama, müzik, Å?iir, dans ve mimari gibi baÅ?lıca sanat formlarının hepsinin (veya en azından birkaçının) tek bir sanat eserinde sanatsal bir entegrasyonu olarak ifade edilmiÅ?tir.
Özelde müzik ile genelde ise tüm sanat yapıtları ile ilgili, sanatın doÄ?asının ve sanatçı ile toplum arasındaki iletiÅ?imin birbirleriyle ilintili olduÄ?unu düÅ?ünen çaÄ?daÅ? bestecilerden en önemlisi kuÅ?kusuz Richard Wagner’dir. Onun ideal sanat olarak belirlediÄ?i bu iliÅ?ki bugün Gesamtkunstwerk kavramında bütünleÅ?mektedir. Kavram ilk olarak filozof ve yazar olan Eusebius Trahndorff tarafından “Ästhetik oder Lehre von der Weltanschauung und Kunst” adlı çalıÅ?mada kullanılmıÅ? olsa da daha sonra Wagner ile anılmaya baÅ?lanması, 1849 yılında “Die Kunst und die Revolution (Sanat ve Devrim)” adlı eserinde ilk kez bu kavrama yer vermesiyle olacaktır (mozartcultures.com).
Wagner, kavramı ilk olarak 1849’da yayınlanan “Die Kunst und die Revolution (Sanat ve Devrim)” ve “Das Kunstwerk der Zukunft (GeleceÄ?in Sanatı)” baÅ?lıklı iki kitabında kullanmıÅ? ve 1851 yılında yayınlanan kitabı “Oper und Drama (Opera ve Drama)”da ise kavram ile ilgili daha fazla detaya yer ver vermiÅ?tir (Gunesch, 2020, 217-218).
Gesamtkunstwerk kavramını Wagner ile birlikte özel kılan, farklı sanat türlerini (müzik, drama ya da çeÅ?itli sahne sanatları ya da yazınsal sanatlar vb.) bir arada ele alıp ideal sanat formuna ulaÅ?tırarak, geleneksel operanın yerini almakla görevlendirdiÄ?i “müzikal dramayı” geleceÄ?in en yüksek sanat formu olarak tanımlama çabasıdır. Bu çaba klasik ve romantiÄ?in bir arada ele alındıÄ?ı bir çaÄ?da sanat idealini neredeyse bir devrim biçiminde bizlere sunmuÅ?tur. Wagner bu tutumuyla yeni bir teorinin öncü teorisyeni olmuÅ?tur (mozartcultures.com).
19. yüzyılın en etkili opera bestecileri arasında olan Wagner, kendi döneminin yaygın müzikal estetiÄ?ini ve opera konvansiyonlarını reddetmiÅ? ve “bütünsel sanat eseri” (Gesamtkunstwerk) kavramı üzerinden kendi müzikal drama anlayıÅ?ını geliÅ?tirmiÅ?tir. Wagner’in opera tarihine katkısı, yazdıÄ?ı librettolar ve yaptıÄ?ı besteler ile sınırlı kalmamıÅ?tır; besteci gerek opera üzerine görüÅ?lerini gerekse sanat, siyaset ve toplum arasındaki iliÅ?kilere dair fikirlerini 1840’lardan itibaren kaleme aldıÄ?ı makaleler ve kitaplarla sistemli bir Å?ekilde özetlemiÅ?tir (Uslu, 2017, 14).
Gesamtkunstwerk, 1900’lu yıllarda tüm yaratıcı sanatlar arasındaki “es zamanlı” diyaloÄ?u gündeme getirmiÅ?tir. Farklı sanat dallarının karÅ?ılıklı etkileÅ?iminin büyüteç altına alınmasıyla oluÅ?turulan Gesamtkunstwerk kavramı, 1960’lardan sonra farklı biçimlerde ele alınmaya baÅ?lanmıÅ? ve Modern Sanat Tarihi tarafından yeniden yorumlanmıÅ?tır. Bu farklılaÅ?ma, çaÄ?daÅ? sanatçıların çalıÅ?malarıyla ortaya çıkardıkları tavırdır. 2000’lerden sonra ise farklı yaratıcı alanlarda, kelimenin tam anlamıyla “sınırların” ortadan kalktıÄ?ı, diyalogların, birlikteliklerin ön plana çıktıÄ?ı bir kimliÄ?e bürünmüÅ?tür (Sönmez, 2011, 20-21).
3. SECESSION SERGÄ°SÄ°
1901 yılının yazında Viyana Secession Sanatçılar BirliÄ?i, olaÄ?an sergi uygulamalarından farklı nitelikte bir sergi düzenleme kararı almıÅ?tır (Å?ekil 6). Sanatçılar, o zamana kadar hem kendi çalıÅ?malarının hem de yabancı meslektaÅ?larının eserlerinin mümkün olan en iyi sunumunu saÄ?layan örnek yerleÅ?tirmeler yaratmıÅ? olsalar da bu kez daha ileriye gitmeyi amaçlamıÅ?lar ve bütün bir iç mekânın kapsamlı Å?ekilde dekorasyonunu gerçekleÅ?tirme arzusu duymuÅ?lardır. Kendilerinin modern sanat vizyonunu sunmanın ideal bir yolunu bulmayı amaçlamıÅ?lar ve aynı zamanda çalıÅ?ma sürecinin önemine vurgu yaparak birlikte öÄ?renmeyi istemiÅ?lerdir. Sonsuza dek kaybolmuÅ? gibi görünen mimari, resim ve heykel arasında uyumlu bir birlikte varoluÅ?u yeniden kurmayı hedeflemiÅ?lerdir. Uzun zamandır unutulmuÅ? teknikler ve antik tarzlar yeniden incelenerek, sanat, din ve toplumun birliÄ?inin hala bozulmamıÅ? göründüÄ?ü çaÄ?lar idealize edilmiÅ?tir. O sıralarda, Secession sanatçılarının bu fikirlerini gerçekleÅ?tirmek için ideal bir fırsat karÅ?ılarına çıkmıÅ?tır. Leipzigli saygıdeÄ?er meslektaÅ?ları Max Klinger, üzerinde çalıÅ?tıÄ?ı ve sanat dünyası tarafından merakla beklenen Beethoven heykelini tamamlamak üzeredir. Sergiye Klinger de dahil edilmiÅ?tir ve kendisi açılıÅ?tan oldukça etkilenmiÅ?tir (Bisanz-Prakken, 2002, 21-22).
15 Nisan-27 Haziran 1902 tarihleri arasında düzenlenen, Viyana Secession Sanatçılar BirliÄ?inin 14. Sergisi, besteci Ludwig Van Beethoven’a bir övgü niteliÄ?inde gerçekleÅ?tirilmiÅ?tir. Beethoven’in 75. Ölüm yıldönümünde gerçekleÅ?tirilen sergi, Secession sanatçılarının sanatın kapsayıcı sentezine iliÅ?kin vizyonunu gözler önüne sermiÅ?tir. Yirmi bir sanatçının, Josef Hoffmann yönetiminde birlikte yer aldıÄ?ı serginin merkezinde, ana salonda Max Klinger'e ait Beethoven heykeli bulunmaktaydı. Sergide Gustav Klimt’in, salonun üç duvarını kaplayan yaklaÅ?ık olarak 34,14x2,2 metre boyutlarındaki Beethoven Frizi’ne ek olarak; Alfred Roller, Adolf Böhm, Ferdinand Andri ve diÄ?er birçok sanatçının duvar resimleri ve süslemeleri yer almıÅ?tır. Serginin amacı, mimarlık, resim, heykel ve müzik gibi farklı sanat dallarını ortak bir tema altında yeniden birleÅ?tirmekti. Böylece "bütünsel sanat eseri", tüm bu eserlerin karÅ?ılıklı etkileÅ?iminden ortaya çıkacaktı. Klimt’in anıtsal duvar döngüsü, sergiye gelen ziyaretçilerin ilk olarak girdiÄ?i sol koridorda bulunuyordu (Å?ekil 7). Duvardaki bir açıklık, Max Klinger’in Beethoven heykelinin bir görüntüsünü sunarak mimarinin, resmin ve heykelin amaçlanan sinerjisine yansıtıyordu (Å?ekil 8).
Viyana Secession sanatçılarının Ludwig Van Beethoven’a adanan, izleyici için her Å?eyi kapsayan mekânsal bir deneyim yaratmayı hedefledikleri bu sergi, hareketin en çok izlenen ve popüler olan gösterisi olmuÅ?tur. Bu mekansal deneyim yaratma düÅ?üncesi, binaları, iç mekân tasarımları ve yayınlarıyla sınırlı deÄ?ildi; sanat eserlerinin kendisi bile bu fikirle yaratılmıÅ? veya olgunlaÅ?mıÅ?tı.
YaklaÅ?ık 60.000 ziyaretçi ile Secession’un en büyük halk baÅ?arılarından biri olan sergi, aynı zamanda Klimt’in ve diÄ?er birçok katılımcı sanatçının geliÅ?imi için çok önemli bir yere sahiptir. Tüm sanatsal disiplinlerin karÅ?ılıklı etkileÅ?imi ve estetik entegrasyonu ideali ve Beethoven sergisinde deneyimlenen bu iÅ? birliÄ?i, Wiener Werkstätte gibi diÄ?er birçok grup tarafından da baÅ?arıyla sürdürülmüÅ?tür (www.secession.at).
14. Serginin afiÅ?ini, Viyana Secession DerneÄ?inin üyelerinden grafik tasarımcı Alfred Roller tasarlamıÅ?tır (Å?ekil 9). Roller’ın tasarımında kullandıÄ?ı kalın ve yoÄ?un yazı karakteri, aynı zamanda tasarladıÄ?ı diÄ?er afiÅ?lerin ve dergi kapaklarının da temel tipografik özelliklerinden biridir. Litografi tekniÄ?i ile basılmıÅ? olan afiÅ?te bulunan figür, aydınlıÄ?a iÅ?aret eden sembolik bir ıÅ?ık küresi sunmaktadır.
Sergide yer alan yirmi bir sanatçının eserlerinin tamamı tartıÅ?masız son derece deÄ?erlidir. Ancak, ana salonda serginin odaÄ?ını oluÅ?turan Max Klinger’in sıradıÅ?ı “Beethoven Heykeli” ve Beethoven’ın “Dokuzuncu Senfonisi”ni adeta görselleÅ?tiren Gustav Klimt’in “Beethoven Frizi”, sergide en çok öne çıkan ve ses getiren eserler olmaları açısından oldukça önemlidir.
4. BEETHOVEN’IN DOKUZUNCU SENFONÄ°SÄ°
Amerikan müzikolog Harold C. Schonberg, Beethoven’ın Dokuzuncu Senfonisini, “alıÅ?ılmıÅ?a karÅ?ı isyan, kardeÅ?lik için bir çaÄ?rı, bir muazzam patlama ve bir manevi deneyim” sözcükleriyle özetlemiÅ?tir. “Özellikleri ne tamamen aynı ne de birbirinden çok farklıdır; tam kız kardeÅ?lerin birbirine benzemesi gibi” ifadesi, Beethoven’ın senfonilerinin yapısına en mükemmel uyan sözcüklerdendir. O zamana kadar birbirinden deÄ?iÅ?ik ama hepsi güzel olan sekiz muhteÅ?em senfoni yazmıÅ? olan bir bestecinin Dokuzuncu Senfonisinin, diÄ?erlerinden hem farklı hem de en az onlar kadar güzel olması beklenen bir durumdu. Dokuzuncu Senfoni de kendinden önce gelen beÅ?inci, altıncı, yedinci ve sekizinci senfoniler gibi, bir çift senfoninin ilki olarak planlanmıÅ?tır. 1817 yılının haziran ayında Beethoven’a Londra’dan yazan eski öÄ?rencisi Ferdinand Ries, üstadın bir sonraki kıÅ? Londra’yı ziyaret etmesinin çok iyi olacaÄ?ını söylerken aynı zamanda Londra Filarmoni DerneÄ?i’nin kendisinden iki büyük senfoni yazmasını istediÄ?ini ifade etmiÅ?ti. Bunların prömiyerlerinin de Beethoven’ın yönetiminde Londra’da yapılması planlanmıÅ?tı. Beethoven’ın 1817-1820 yılları sürekli deÄ?ilse bile bu iki senfoni üzerine çalıÅ?tıÄ?ı not defterlerindeki karalamalardan bilinmektedir. Fakat yaÅ?adıÄ?ı saÄ?lık sorunları, ekonomik problemler ve diÄ?er projeler nedeniyle, eserler üzerinde çalıÅ?maya yeterli zaman ayıramamıÅ?tır. Beethoven, senfoniye koral bir bölüm katarak o zamana kadar olmayan bir Å?ekil denemiÅ?tir. Aynı zamanda kardeÅ?çe bir sevgiye olan özlemini Schiller’in 1785 yılında kaleme aldıÄ?ı “An die Freude” Å?iirinden alınan sözlerini kendi müziÄ?i ile birleÅ?tirerek ifade etmek istemiÅ?tir (EÄ?ecioÄ?lu, 2016, 78).
Schiller bu Å?iirinde, insan ırkının kardeÅ?lik ortamı içinde yaÅ?aması idealine yer vermiÅ?tir. Beethoven, benzer düÅ?üncelere sahip olduÄ?u için “NeÅ?eye Övgü” anlamına gelen “Ode to Joy” bölümünü Schiller'den esinlenerek yazmıÅ?tır (www.ab.gov.tr).
5. MAX KLINGER’Ä°N BEETHOVEN HEYKELÄ°
Alman Sembolist bir ressam ve heykeltıraÅ? olarak baÅ?arılı bir kariyere sahip olan Max Klinger, 1857 yılında Leipzig’de dünyaya gelmiÅ?tir. Avrupa’nın birçok Å?ehrinde yaÅ?ayıp çalıÅ?tıktan sonra, doÄ?duÄ?u Å?ehre geri dönerek, çalıÅ?malarına devam etmiÅ?tir. Gesamtkunstwerk kavramıyla ilgilenen Klinger; edebiyata ve özellikle müziÄ?e yoÄ?un ilgi duyuyordu. 1902 yılında tamamladıÄ?ı oldukça tartıÅ?malı eserlerinden biri olan Beethoven heykeli, duyduÄ?u bu ilginin sonuçlarından biri olmuÅ?tur (Å?ekil 10).
14. Secession Sergisi’nin merkezinde yer alan ve ana salonun ortasına yerleÅ?tirilmiÅ? olan çok renkli Beethoven heykeli büyük ölçüde eleÅ?tirilmiÅ?tir. Beethoven en saygı duyulan besteci iken, Klinger O’nu çıplak ve oturmuÅ? bir Å?ekilde tasvir etmeyi tercih etmiÅ?tir (Å?ekil 11). ÇoÄ?u uluslararası ve Viyanalı eleÅ?tirmen, Klinger'in Beethoven yorumunu itici deÄ?ilse bile kafa karıÅ?tırıcı bulmuÅ?tur. EleÅ?tirmenlerin çoÄ?u, Klinger’in temsilini anlamazken, bazıları heykelin içerdiÄ?i sembolik anlamların ve ihtiÅ?amının farkına varmıÅ?tır. Beethoven, ayakucunda Jüpiter’in hanedan hayvanı bir kartal ile, Olimpic bir Tanrı olarak betimlenmiÅ?tir. O, müziÄ?iyle Tanrısal statüye ulaÅ?an bir insandır. OturduÄ?u taht, oldukça zengin bir Å?ekilde dekore edilmiÅ?tir. Heykel mermer, fildiÅ?i ve bronzdan yapılmıÅ?tır ve 5 ton aÄ?ırlıÄ?ındadır (Wolfman, 2015).
Max Klinger’in, Olimpic Tanrılar gibi zengin bezemeli bir tahtta oturan, çıplak göÄ?üslü, ayaÄ?ında sandaletlerle ve ayaÄ?ının dibinde Jupiter’in hanedan hayvanı olan kartal ile tasvir ettiÄ?i bu 3 metreden yüksek, renkli ve sıradıÅ?ı Beethoven heykeli, o dönemde yetersiz bulunmuÅ? ve alay konusu olmuÅ?tur. Klinger, birkaç yıl sonra heykeli Liepzig Å?ehrine satmıÅ?tır (CivelekoÄ?lu, 2012).
2003 yılına kadar Leipzig Alman Senfoni Orkestrası Binası, Gewandhausorchestra’da sergilenen heykel, günümüzde Liepzig’de Güzel Sanatlar Müzesi’nde sergilenmektedir.
6. GUSTAV KLIMT’Ä°N BEETHOVEN FRÄ°ZÄ°:
1902’de Gustav Klimt’in besteci Beethoven anısına tasarladıÄ?ı bir proje olan ve baÅ?yapıt olarak nitelendirilen “Beethoven Frizi” besteciye adanan 14. Secession sergisinin önemli bir parçasıdır. Bu friz, 1903 yılında Gustav Klimt’in retrospektifi olarak nitelendirilebilecek 18. Secession sergisinde de sergilenmiÅ?tir.
Gustav Klimt’in bu duvar döngüsü, odanın üç duvarını kaplamaktadır. Klimt’in, 14. Serginin ardından yerinden kaldırılacaÄ?ı düÅ?üncesi ile yapıtını ucuz ve kolay taÅ?ınabilecek malzeme üzerine çalıÅ?mıÅ? olması, frizin daha sonraki yıllarda restorasyonu iÅ?leminde sorunlar yaratmıÅ?tır. Kazeinli boya, sıva harcı, yaldız, alçı, ayna ve renkli cam parçaları vb. gibi malzemeler kullanılarak yapılan frizin toplam uzunluÄ?u 34,14 m.dir. Beethoven Frizi, çeÅ?itli kaynaklardan esinlenen oldukça karmaÅ?ık bir çalıÅ?madır ve bu durum, birkaç anlam katmanı oluÅ?turmaktadır. Frizin sahip olduÄ?u bu birkaç anlam katmanına raÄ?men en belirgin ve bariz olanı; Max Klinger’in anıtsal heykelinin etrafında düzenlenmiÅ? olan 14. serginin konusu olan Beethoven’dır (Corban, 2013, 80).
Bu süzülen figürlerin arasında, duvarın tam ortasında, ayakta duran çıplak bir kadın ve yanında diz çökmüÅ? yine çıplak bir çiftten oluÅ?an figür grubu yer almaktadır (Å?ekil 14). Umudun simgesi olan ayaktaki kadın figürünün, çekingen bir ifadeye sahip olduÄ?u ve ellerini önde birleÅ?tirdiÄ?i görülmektedir. Acı çeken insanlıÄ?ı simgeleyen diz çökmüÅ? figürler ise altına bürünmüÅ? olan “Parlayan Zırhlı Å?övalye”ye yakarmaktadırlar. Elindeki büyük kılıç ve ayaklarının dibindeki miÄ?feriyle bu Å?övalye, kurtarıcı bir kahraman olarak görülmektedir (Å?ekil 15).
Å?övalyenin hemen arkasında, baÅ?ının üzerinde resimlenmiÅ? olan iki kadın figürü “Merhamet “ve “Hırs”, O’nu mutluluk için savaÅ?maya cesaretlendiren iç motivasyonu temsil etmektedirler (www.tate.org.uk). Duvar, yine süzülen figürlerle tamamlanmaktadır.
Kısa duvarda ise Å?övalyenin mutluluk için savaÅ?ması gereken karanlık güçlerin betimlendiÄ?i “DüÅ?man Güçler” teması ele alınmıÅ?tır (Å?ekil 16). Temaya uygun olarak koyu renge boyanmıÅ? duvarda, Yunan mitolojisinde Tanrıların dahi mücadele edemediÄ?i Dev Typhon ve O’nun kızları olan, saçları yılanlardan oluÅ?an efsanevi canavar üç kız kardeÅ? Gorgonlar yer almaktadır. BakıÅ?ları ile erkekleri taÅ?a döndüren bu ölümcül kadınlar, erotik ve baÅ?tan çıkarıcı Å?ekilde gösterilmiÅ?tir. Typhon’un kızları Gorgonların arkasında da “Hastalık”, “Delilik” ve “Ölüm”ü sembolize eden, iskeletimsi figürler bulunmaktadır.
Typhon’un saÄ? yanında ise diÄ?er kızları, “Ölçüsüzlük”, “Ahlaksızlık” ve “Å?ehvet”i simgeleyen üç kadın figürü daha bulunmaktadır. Bir gorile benzeyen Typhon, duvar boyunca uzanan mavi bir kanada ve yılana benzeyen oldukça uzun ve kıvrımlı bir kuyruÄ?a sahiptir. Bu figürler de Kanadın altında, diÄ?er figürlerden uzakta çömelmiÅ?, üzerinde siyah incecik tül örtülü bir kadın figürü daha bulunmaktadır. DiÄ?er figürlerdeki altın yaldız ve zengin dekoratif unsurların aksine tamamen gri ve siyah tonlamalara sahip bu figür, “Kemiren Keder”i simgelemektedir. Duvarın saÄ? üst köÅ?esinde, Typhon’un kuyruÄ?unun altında kalan ve sadece yüzünün bir kısmı görünen bir yüzen peri figürü dikkati çekmektedir.
Karanlık kısa duvarı takip eden ve yeniden aydınlanan diÄ?er uzun duvarda, kurtuluÅ?un, ideal dünyaya kavuÅ?manın sanatla mümkün olabileceÄ?i ele alınmıÅ?tır. Bu duvarın ve frizin final bölümünü oluÅ?turan “Bütün Dünyaya Öpücük” temasında “Yüzen Periler” tekrar ortaya çıkmıÅ?tır. Bunlar, lir çalan “Å?iir” figürüne kadar ilerlemektedir. Bu figür Antik Yunan dönemindeki figürleri hatırlatmaktadır (Å?ekil 17).
“Sanat”ı simgeleyen dikey olarak sıralanmıÅ? bir grup çömelmiÅ? kadın figürü, yerden tavana uzanmakta ve üstteki üçü, frizin son sahnesi olan “Cennetten Melekler Korosu”na yönlendirmektedir (Å?ekil 18). Korodaki gözleri kapalı figürler ayakları yere basmadan, uçarcasına resimlenmiÅ?tir. Koro, Beethoven’ın Dokuzuncu Senfonisinin son bölümüne eklediÄ?i Schiller’in Å?iiri “NeÅ?eye Övgü (Ode to Joy)” adlı sevinç Å?arkısını seslendirmektedir.
1903'te sanat koleksiyoncusu Carl Reininghaus tarafından satın alınarak, 1915'te sanayici August Lederer'e satılmıÅ?tır. Klimt’in en önemli destekçilerinden biri olan Lederer, tartıÅ?masız en kapsamlı ve önemli özel Klimt koleksiyonuna sahipti. II. Dünya SavaÅ?ı'nın ardından, Erich Lederer frizi Avusturya Cumhuriyeti'ne satmaya karar verdi. 1986 yılında Secession binasının genel tadilatından bu yana duvar döngüsü halk için kalıcı olarak eriÅ?ilebilir hale gelmiÅ?tir (www.klimt-foundation.com).
Max Klinger’in Beethoven heykelini tamamlayıcı olması amaçlanan friz, zamanla bilinirlik açısından heykelin önüne geçmiÅ? ve Gustav Klimt’in en önemli ve tanınan eserlerinden biri olmuÅ?tur.
7. SONUÇ
1895-1905 yılları arasında Avrupa ve Amerika’da mimarlıktan baÅ?layarak tüm sanat dallarına egemen olmuÅ? bir üslup olan Art Nouveau, ortaya çıktıÄ?ı her ülkede gösterdiÄ?i özgün ve yerel özelliklere göre farklı adlar almıÅ?tır. Avusturya’da “Secession Stil” adını alan Art Nouveau hareketinin sanatçıları, yenilikçi fikirlerini uygulayabilmek amacıyla, yeniliklere kapalı ve muhafazakâr Avusturya Sanatçılar BirliÄ?i’nden ayrılarak, 1897’de Viyana Secession Sanatçılar BirliÄ?ini kurmuÅ?lardır. BirliÄ?in ilk baÅ?kanı, ayrılık hareketinin öncüsü Gustav Klimt olmuÅ?, mimar Joseph Maria Olbrich, Koloman Moser ve Josef Hoffmann da kendisinin yanında yer almıÅ?lardır.
Secession sanatçıları 1898-1905 yılları arasında hem kendi yenilikçi sanatsal pratiklerini hem de Uluslararası Modernizmin önde gelen sanatçılarını ilk kez Viyanalı izleyicilere sunan 23 çıÄ?ır açan sergi düzenlemiÅ?lerdir. Ä°lk Secession sergisi Viyana Holtikültür DerneÄ?i’nde gerçekleÅ?miÅ?tir. Serginin düzenlenmesinden sorumlu olan Joseph Maria Olbrich, grubun, sanatın tüm disiplinlerinin aynı anda sergilenebileceÄ?i bir yere, yani "Gesamkunstwerk" vizyonunu karÅ?ılayabilecek çok yönlü bir sergi mekanına olan ihtiyacı olduÄ?unu tespit etmiÅ?tir. Olbrich’in tasarladıÄ?ı ve 1898 yılının Ekim ayında açılan Viyana’daki ünlü Secession Binası, her serginin kendi benzersiz düzenine sahip olma olanaÄ?ı sunan hareketli iç bölmeler ve sütunlar içermektedir.
Secession ayrıca edebiyat, görsel sanatlar ve müziÄ?i birleÅ?tirerek, Gesamtkunstwerk konseptine göre tasarlanan 1898-1903 yılları arasında yayın hayatını sürdüren “Ver Sacrum” adlı kendi dergisini de yayınlamıÅ?tır. Kelime anlamı olarak “bütünsel sanat eseri” anlamına gelen Gesamtkunstwerk, Secession sanatçıları tarafından benimsenmiÅ?tir. Kavram, farklı sanat türlerini (müzik, drama, Å?iir, dans, mimari, görsel sanatlar vb. gibi) bir arada ele alıp sanatsal bir entegrasyon yaratarak ideal sanat formuna ulaÅ?tırmak anlamına gelmektedir. Secession sanatçılarının oldukça benimsemiÅ? olduÄ?u bu kavram, özellikle 14. Secession Sergisinde hayat bulmuÅ?tur. 1901 yılında olaÄ?an sergilerden farklı bir sergi düzenleme kararı alan Birlik, o zamana kadarki sergilerinde yer alan eserlerin mümkün olan en iyi sunumunu saÄ?layan örnek yerleÅ?tirmeler yaratmıÅ? olsalar da bu kez daha ileriye gitmeyi amaçlamıÅ?lardır. Bütün bir iç mekânın kapsamlı Å?ekilde dekorasyonunu gerçekleÅ?tirme arzusu ile mimari, müzik, resim ve heykel arasında uyumlu bir birlikte varoluÅ?u ortaya koyarak, bu farklı sanat dallarını ortak bir tema altında birleÅ?tirmeyi hedeflemiÅ?lerdir.
Besteci Ludwig Van Beethoven’a övgü niteliÄ?indeki 14. Secession Sergisi, 15 Nisan-27 Haziran 1902 tarihleri arasında gerçekleÅ?miÅ?, Secession sanatçılarının sanatın kapsayıcı sentezine iliÅ?kin vizyonunu ortaya koymuÅ?tur. Yirmi bir sanatçının, Josef Hoffmann küratörlüÄ?ünde birlikte yer aldıÄ?ı serginin merkezinde, ana salonda Max Klinger'e ait Beethoven heykeli bulunurken; Gustav Klimt’in, salonun üç duvarını kaplayan yaklaÅ?ık olarak 34,14x2,2 metre boyutlarındaki Beethoven Frizi ve Alfred Roller, Adolf Böhm, Ferdinand Andri ve diÄ?er birçok sanatçının duvar resimleri ve süslemeleri yer almıÅ?tır.
Gesamkustwerk kavramına göre düzenlenen bu sergi, tüm sanat disiplinleri arasındaki sınırların ortadan kalktıÄ?ı, diyalogların ve birlikteliklerin ön plana çıkarak disiplinlerarası bir boyuta ulaÅ?tıÄ?ı çaÄ?daÅ? sanatın kökenleri açısından da önem teÅ?kil etmektedir.
The Journal of International Social Research received 8982 citations as per Google Scholar report